Bolivya - Yeni başkana eski sorunlar

-
Aa
+
a
a
a

 Yerli liderlerden Felipe Quispe, başkan Carlos Mesa (Reuters)

Bolivya’nın yeni devlet başkanı seçilen Carlos Mesa “Ben halkın hizmetkârıyım” derken, aynı saatlerde Miami’ye kalkan uçakta eski Başkan Gonzalo Sanchez de Losada, özellikle Alto katliamından sorumlu tutulan Yerko Kukoc ve bir tür “gonizm” ideolojisi yaratmaya çalışan ekonomi bakanı Javier Goitea da bulunuyordu.

 

Bolivya’da 18 Ekim günü çıkan bütün gazeteler “Yeni umut”, “Bolivya’da değişim başlıyor” baslıkları atarken, gerçek tespiti Rio de Janeiro’dan yayın yapan DPA ajansı yaptı: “Yeni başkana eski sorunlar...”

 

Mesa, başkan seçilmesinin hemen ertesinde başta Felipe Quispe olmak üzere yerli liderleri yanına alarak

halkı selamladı, sendikalara sağduyu çağrısı yaptı, “ulusal birliğin herşeyden önemli olduğunu” vurgulayarak, barış sözcüğünü telâffuz etti.

Üstelik 2007 yılına kadar başkan seçilmesine rağmen, Kongre’den yeni seçim tarihinin belirlenmesi için de çalışılması gerektiğini belirtecek kadar dengeli politika yürütmeye çalışan Mesa, muhaliflerden askerlere kadar birçok kesim tarafından da destekleniyor.

 

Movimiento Al Sosialismo (MAS) lideri Evo Morales, Mesa için “işbirliği yapabilecekleri” imasında bulundu, Bolivya İşçiler Sendikası (COB- Central Obrero Boliviano) ve Bolivya İşçi ve Köylü Sendikalar Konfederasyonu Birliği (CSUTCB- Confederacion Sindical Unico de Trabajadores Campesino de Boliviano), “sorunların aşılması için ortak çalışılabileceğini” belirtti ama Kongre üzerindeki “blokaj” eylemine de devam edeceklerini duyurdu. Başta Losada’nın arkasında olduklarını belirten askerler de “oluşan barış havasını” desteklediklerini ifade ederken, “Öyle görünüyor ki, yoksullukla ilgili sorunların hâlâ barışçı bir biçimde çözüldüğünü görmek memnuniyet verici” diyen Dünya Kalkınma Bankası Latin Amerika Direktörü Nancy Birdsall, durumdan “hoşnutlar” listesinin en ilginç ismi oluyordu. Sorun tam da burada başlıyor. Herkes “memnun,” herkes Bolivya’nın farklı bir rotaya girdiğini söylüyor, kriz sırasında “uzlaşma” çağrısı yapan Lula ve Kirchner’de Mesa’ya destek çağrısı yaparken, “gelişmelerin Latin Amerika için hayırlı olduğu” vurgusunu yapıyor ama, bu barışçıl ortamın ne kadar da kırılgan olduğunu görmek için kâhin olmaya gerek yok.

 

Vaatler ülkesine yolculuk

 

Mesa, başkan seçildikten sonra Kongre’de yapacağı işlere ilişkin açıklama yaptı, bir tür vaatler silsilesini andıran bu açıklamaların basit bir analizi bile bu barışçı havanın ne kadar da kırılgan olduğunu gösteriyor. Üstelik muhaliflerin ve de oluşan barışçıl havadan memnun olanların talepleri de göz önüne alındığında, Bolivya’nın geleceğine yönelik umutlanmak için erken olduğu görülüyor.

 

 Sosyalist Hareket ve yerli liderlerinden Evo Morales (AP)

Mesa, öncelikle doğalgaz satış ve dağıtım planı konusunda referandum yapılacağını duyurdu. Eski başkan Losada’nın krizi bastırmak için önerdiği bir taktik olan referandumun neyi içerdiği henüz kesinleşmiş değil, üstelik başta COB olmak üzere bütün muhalifler, “gaz savaşları” sırasında referandumdan değil, doğalgazın ulusallaştırılmasından yana tavır almış ve gaz satışının oluşturulacak ulusal bir konsey tarafından denetlenmesi gerekliliğini ileri sürmüştü. İşin ilginç tarafı, ya da tarihin bir ironisi; Bolivya’da Ulusal Gaz Yasasının yayınlandığı tarih 18 Ekim 1969, yani Losada’nın Miami’ye kaçıp Mesa’nın yeni başkan seçildiği günün yıldönümü.

Kısacası; Mesa’nın umut olarak sunduğu referandum 34 yıl önceki durumdan daha geri bir konumda.

 

Mesa, Kapitalizasyon Yasasının revize edileceğini ve yeni “hidro-karbon yasasının” oluşturulacağını belirtti. 1985’te Hugo Banzer döneminde başlayan, başta doğalgazda olmak üzere yapılan özelleştirmeler özellikle ABD ve İngiliz şirketlerinin kârlarının daha da artmasına, gazın endüstride kullanımının azalmasına sebep olmuştu. Bütün muhalif hareketler, hatta Sin Tierra (Topraksız Köylüler) bile gazın öncelikle endüstride kullanılmasını talep ediyor; yani onların talep ettiği revizyon değil, bütün özelleştirmelerin durdurulması.

 

“İnsan haklarının geçerli olduğu bir ülke yaratacağız” diyordu Mesa, tam da bu sözleri sarf ederken kongredeki MAS milletvekilleri “Katil Goni hapishaneye” sloganı atıyordu. Lozado’nun işbasında olduğu 1 yıllık dönemin bilançosu 134 ölü, yüzlerce yaralı, muhalif basının takibe alınması... Tablo bu olunca Mesa’nın vaadinin ne kadar gerçekçi olduğunu düşünmek zorlaşıyor. Üstelik Yerko Kukoc gibi katliamlardan sorumlu birisinin Miami’ye kaçmasına göz yumulmuş olması tabloyu daha da karanlık hale getiriyor.

 

Mesa, bölgesel eşitsizliklerin giderileceğini söyledi ama, Cochabamba, Santa Cruz ve başkent La Paz’ı dışarıda bırakırsanız, Bolivya’nın geri kalan bölgesi kaderine terk edilmiş durumda. 8 milyonluk nüfusun neredeyse 5 milyonu (yüzde 80) yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Normal bir işçi ayda 85 dolar kazanırken, milletvekillerinin maaşı 450 dolar. Bu basit örnek bile Mesa’nın açıklamalarının vaatten öte bir anlam taşımadığını gösteriyor.

 

Mesa’nın görmedikleri...

 

Yeni başkan asgari programını açıkladı ama aynı sıralarda muhalifler de taleplerini içeren deklarasyonlar yayınladı. COB’nin öncelikli talebi doğalgazın ulusallaştırılıp, endüstride kullanılması. Hidro-karbon yasasının yenilenmesi, üniversite reformu ve en önemlisi de Amerikalar Serbest Ticaret Anlaşması’na (ALCA) karşı çıkılması da COB’nin talepleri arasında, oysa Mesa, ne gazın ulusallaştırılmasından, ne de ALCA’dan bahsetti.

 

CSUTCB ise COB’nin taleplerini desteklerken, kırsal bölgelerin elektrifikasyonu, yerliler için bir üniversite kurulmasını, La Paz’da yerlilerin haklarını gözeten özel bir konseyin kurulmasını istedi. Ancak Mesa şimdilik yerlilere selam vermekle yetiniyor. Evo Morales’in liderliğini yaptığı Cocaleros’ların taleplerinin ise Mesa’nın aklından bile geçmediği görülüyor. Cocaleros’lar, kokanın legalleştirilip endüstriye katılmasını, topraksız her aile için 800 metrekare koka üretilecek toprak verilmesini ve yerliler üzerindeki baskının kaldırılmasını istiyor. Bütün bu taleplerin dışında üniversitelere otonomi

 La Paz: Plaza de los Heroes'da toplanan Bolivyalılar (AP)

kazandırılması, insan hakları ihlallerinden sorumlu olanların yargılanması, özel polis kuvvetlerinin silah kullanımına ilişkin yasanın düzeltilmesinin bahsi bile geçmiyor.

 

Gelecek uzun sürecek

 

Bolivya’da 21 Eylül’de başlayan “doğalgaz savaşları” yerini şu an barışçı bir havaya bırakmış durumda. Başkan Mesa, “barış ve ulusal birlik” diyor, muhalifler taleplerinin yerine getirilmesini bekliyor. Kirchner ve Lula, bir Güney Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması (MERCOSUR) ülkesi olan Bolivya’nın sorunlarını çözmesini bekliyor, Dünya Kalkınma Bankası durumdan ödev çıkararak “Honduras’tan sonra Bolivya’da da yoksulların memnuniyetsizliğinin pahalı sonuçları olabileceğini gördüklerini” itiraf ediyor. Kısacası Bolivya’da 27 gün süren kriz yerini şimdilik, geleceğe ilişkin umutlu bir bekleyişe bırakmış gibi görünüyor ama, beklenen umut “fakirin ekmeği” misali olunca bu bekleyişin nasıl sonuçlanacağını kestirmek güçleşiyor.